18 Eylül 2007 Salı

PATATES MÜCVER


Cuma gününe bayılıyorum… Hem hafta sonu hem de Ruhumu ve özümü oluşturan tembellik özelliğimin ortaya çıkması demek …

Uykum saat 07.30’ da biter… Alışkanlık fazla uyuyamam. Ondan sonra açarım tv yi, yaparım bir kahve, başlarım kanal kanal gezmeye… amaaaaaaaaaa hiçbir kanalda fazla durulmayacak işin keyfi orada.

Sonra sünger Bob saati…Bayılıyorum Bob’a onsuz bir hafta sonu düşünemiyorum. Kedişi doyur yavaş yavaş işleri yap derken öğleni buldururum. Akşama kadar cnbc deki hafta boyunca kaçırdığım dizilerin tekrarını keyifle izlerim (bu Pazar günü de devam eder)

Aklımdakilerden biri de bütün hafta denemek isteyip de deneyemediğim tarifleri denemek.

Canım sıkıldıkça da blog gezerim…Ama hafta sonları çok kimsesiz kalıyor bloglar. Yazı eklenmiyor… Kimse ile görüşülemiyor (halbuki çoğumuz çalışan bayanlarız ve hafta sonu ancak ilgilenebiliyoruz blogumuzla diye düşünüyordum) Kayboluyor herkes ortadan (bazen ben de yapıyorum )))))

Sanırım bu hafta sonu benim gibi ev kuşu birkaç arkadaş olur beraberce dolaşırız sayfaları…

Bu tarifim hafta sonları en çok sevdiğim kahvaltılıklardan biridir. Patates Mücveri bu benim keşfim. Bir kişi daha ortaya çıkıp senden önce keşfettim derse heyttttttttttttttttttttttttttttttttttt savulsun korksun benden. Getirsin noter belgesini… )))))))

MALZEMELER VE YAPILIŞI:
4 Adet patates rendeledim. İçine önce 1 Çay bardağı süt koydum, 2 yumurta kırdım toz kırmızı biber tuzu ekleyip karıştırdım ve en son alabildi kadar( koyu kıvam olmayacak) un koydum. Tavadaki yağ iyice kızdırdım. Kaşık dolusu alarak tavaya yayvan koydum arkalı önlü kızartarak aldım… Mis mis. AFİYET OLSUUUUUUUUUUUUUN.

CHESEECAKE, PERNS VE PRENSES

Dün cheesecake yapmak için mutfağa daldım… Bu arada tv de haberler vardı. Tüm kanallar Hollanda Kraliçesi Beatrice, oğlu veliaht prens William ve onun karısı prenses maxsima'dan bahsediyor… Burnumu dayadım tv camına izliyorum niye mi? Anlatayım…

Yıl 2003 Kasabamız nüfusunun %70 lik kısmı Hollanda da işçi olarak çalıştığı için . Hollanda da bizim Konya’dan bile küçük bir ülke olduğu için,çalışanlar orada bayağı bir nüfus oluşturuyor… E bizimkiler de çok olunca belediye başkanı veliaht prens ve prensesi kasabaya davet etti.

Tabii kimse bu davete ihtimal vermedi… Türkiye’de küçücük bir kasaba prens ve prenses ağırlayacak. Peh kim inanır. Ama kabul ettiler . Biz sadece kasaba ve belediye ile uğraşır derken haber okula bomba gibi düştü… Okul da ziyaret kapsamında.

Derhal ödenek gönderildi tüm öğretmen öğrenci hizmetliler hep beraber başladık okul hazırlamaya Ogünlerde eve gidip kendimi yatağa attığımı bilirim. Ne zaman uyudum ne zaman uyanıp okula gittim hatırlamıyordum.

Bu süre zarfında habire öncü birlikler okula gelip etrafı kolaçan ediyorlardı (sanırım onların koruma örgütleri oluyordu bu arkadaşlar biz tabii görmüşüz yakışıklı elamanları ağız bir karış izliyoruz). Son öncü birlik Hollanda Büyük elçisi ve karısı idi. İşte onlar bizim favorilerimizdi. Çok şeker ve inanılmaz sıcak kanlı insanlardı…




(Fotoğrafla ben oynadım diğer arkadaşları düşündüğüm için seçilebilen saçı kısa başı yere bakan kişi ben sarışın ve hoş bayan Prenses Maxima)

Beklenen gün geldiiiiiiii. Okuldaki öğretmenlerle hep beraber prens ve prensese vermek için ellerimizle otantik bir çömlek hazırladık. Giyindik süslendik beklemeye başladık. Çocuklar hazır ve nazır ,okul nefis durumdaydı.

Kalabalık bir gruptu. Ben hem William hem de Maxima ile tanıştım biraz sohbet ettim. Okulu çok sevdiler…ve gittiler prensesteki zarafet inanılmazdı. Geçekten bazı insanlarda asalet (bende olmayan şey) denen şeyin olabileceğini kanıtlıyordu prenses.

Akşamına tüm tv kanallarında vardım ben .Hatta Hollanda tvlerinde izleyip arayanlar bile olmuştu. Anlayacağınız 2-3 gün süren kısa bir şöhret olmuşluğum var. He he he hey gidi günler hey

Bu arada bunları düşünürken cheesecake yanmadı merak etmeyin…
Tarifini “leyya” bloğunun sahibi arkadaşımdan aldım. Beni olabilecek tüm cheesecake kazalarına karşı uyararak ayrıntılı olarak anlattı. İyi ki öyle anlatmış sanki 40 yıldır yapıyormuşum gibi yaptım…(Teşekkürler leyyacım öpüldünüz). Kendim yaptım diye söylüyorum nefis üstü bişey olmuştu.(başkası yapsa bu kadar övmem zaten he he he ) Bugün okula götürdüm anında bitti.
İşte tarif:

MALZEMELER:
· 2 Paket Labne Peynir
· 2 Paket Burçak Bisküvi
· Yarım Katı Yağ
· 3 Adet Yumurta
· 3 Kaşık Un
· 2 Kaşık Süzme Yoğurt
· 1 Su Bardağı Süt
· 1 Paket Krem Şanti
· 1 Paket Frambuaz Sosu
· 1 Bardak Toz Şeker
· 1 Paket Vanilya



YAPILIŞI:
Bisküvileri robotta un gibi olana kadar çektim üstüne eritilen yarım paket yağ döktüm yoğurdum. Kelepçeli kalıbın altına yağlı kağıdı serdim. Yoğurduğum bisküviyi bastıra bastıra dibine yaydım. Bu karışımı 1 saat buzdolabında beklettim.

Ardından krem şantiyi süt ile çırptım, içine labneleri koydum tekrar çırptım. Sırasıyla yoğurdu, şekeri,vaniyayı, unu ve yumurtaları (tek tek) çırptım. Karışımı bisküvüli tabanın üstüne boşalttım. 150 derecede 60 dk pişiridm üzeri hafif sararınca çıkardım. Sallanabilir korkmayın soğuyunca katılaşıyor.

1 Gün boyunca ellemeyin. Ertesi gün üzerine frambuaz sosunu arkasındaki tarife bakarak hazırladım ve döktüm… Kesinlikle tavsiye ediyorum…AFİYET OLSUUUUUUUUUN…

8 Eylül 2007 Cumartesi

KREM KARAMELLİ KEK

İlk ve ikinci Cemremiz Düştü; Bahar geliyor koştura koştura;
“Halkımızın arasında yaygın olarak baharın müjdecisi olarak bilinen sıcaklığın artması olayına cemre denir. Cemre'nin birer hafta arayla havaya, suya ve toprağa düştüğüne inanılır. Üç tane olan cemrenin birincisi havaya (19-20 Şubat), ikincisi suya (26-27 Şubat) ve üçüncüsü de (5-6 Mart) toprağa düşer. Her cemrenin düşüşüyle hava sıcaklığı artar, cemrelerin arasında ise sıcaklıkta küçük bir düşüş görülür.” Diyor internette ki bir yazıda…

Ne kadar sevindirdi beni bu bahar müjdecisi bilmiyorum… Birincisi ne kadar kış gördük ki baharın gelmesi müjde olsun… Özlemeye bile fırsatımız olmadı kıymetini anlayamadık güzel günlerin…

Çok derin ve uzun bir konu bu aslında ve kesinlikle üstün körü geçilmemesi gereken bir konu ama biliyorum ki hepiniz dünyanın bu amasız gidişatını zaten bir şekilde araştırıyor takip ediyor, benimle ve milyonlarca kişiyle aynı endişeleri paylaşıyorsunuz…

Baharın ve Mart aynın gelmesi beni başka konu da da korkutuyor ne mi?… Tabi ki kediş bitmek tükenmek bilmeyen gırnavlama sesleri, (karşınıza geçip resmen erkek arkadaş istiyorum diye bağrınıyor terbiyesiz) Peşinde 10-15 erkek kedi ile oradan oraya cilvenerek koşturması , sorun sonrası bana tam bir yük…Kedişin karnı birkaç hafta sonra şişmeye başlıyor. İlk sorun sorun onu doyurma haspam hiç doymuyor yaaaaaaa…

Hamilelik sorunları biter yavruları doğurur atar başıma gider ben bakmaktan helak günlük işler arasına yavru kedi büyütmekte girer… Ama o sevimlilikleri kurnazlıkları büyürkenki güzellikleri… Yok kendime gelmeliyim ben kanmayacağım bu sefer gidip kedişi kısırlaştırmam lazım bakamıyorummmmmmm.

Derde bak keşke her dert böyle basit olsa… Ama çok tatlılar ya…Yok yok ben şuursuzum bir tatlılar diyorum bir kısırlaştırayım diyorum amaaaaaaan ne yapacam ben yaaaaaaaa…

Zerrinin msn adresi silinmiş listemden bende acilen tekrar istedim o da bana kedimi sildi dedi… (Kedi bazı yönlerden iyi oluyor üstüne atabiliyorsun suçları)

Bunca yazının kekle ne alakası var diye de düşünmeyin bu şarkının yanında çayla kek de çok güzel gider di mi ama yaaaaaaaaaaaaa… (uyanık mıyım ne)

Cemreyi kedi düşürdü ben bilmem bu arada….
Tarif sofra dergisinde bir daha ki sefere sütü fazlalaştıracağım, ben size orijinal tarifi yazdım….
MALZEMELER:
KREM KARAMEL KARIŞIMI:
· Yarım kilo Süt
· 4 Adet Yumurta
· 5 Çorba Kaşığı Şeker
· 1 Paket Vanilya
· 1 Adet Rendelenmiş Limon Kabuğu
KARAMEL İÇİN:
· 1 Su Bardağı Toz Şeker
· 1-2 Damla Limon Suyu
BROWNİ İÇİN:
· 1 Su Bardağı Toz Şeker
· Yarım Su Bardağı Süt
· Yarım Su Bardağı Sıvı Yağ
· 1,5 Su Bardağı Un
· 3 Çorba Kaşığı Kakao
· 1 Paket Kabartma Tozu
· 1 Portakal Kabuğu Rendesi (ben ekledim)
· 1 Vanilya (ben ekledim)

YAPILIŞI:
Öncelikle krem karamel karışımı için bir tencerede süt, yumurta tozşeker,vanilya ve limon kabuğunu iyice çırpın ve kenara alın.

Browni için şeker ve yumurtayı çırpın. Sonra süt,yağ,kakao,kabartma tozu, vanilya, portakal kabuğu rendesi ve unu ekleyerek browni hamurunu hazırlayın.

Karamel için toz şeker ve limonu bir kapta ateşin üstünde karamel haline gelene kadar eritin.

Önce karameli kalıba boşaltın, sonra sütlü karışımı, en üste browni karışımını dökün. Sıcak su koyduğunuz fırın tepsisinin içine kalıbı oturtun 170 derecede 40-45 dk pişirin. Fırından çıkarın iyice soğuduktan sonra sıcak su dolu bir kabın içinde bekletin yapışma ihtimaline karşı kenarlarını bıçakla ayırın. Sallayıp ters çevirin. Nefis bir görüntü bayılacaksınız… AFİYET OLSUUUUUUUUUN….

MAYALI POĞAÇA


Tempo bugünlerde o kadar alışıldık ki,sıkıldııııııııııııım, çatladııııııııııııııııııııım, ( "Zerrin" gezip gördüklerini anlattıkça daha da bir kıskandım şöyle bir şişme durumları oldu ayol)

Sabah fırlayarak yataktan kalk, okula gel, günlük rutin işler, arada eve git sobayı yakmaya , (tüm bunların üstüne şunu hayal etmeniz gerekiyor peşimden köpek yavrusu gibi hiç ayrılmayan kediş. Bütün gün benimle koşturuyor). Koşturarak geri okula gel, ilçeye gidecek yazıları hazırla, akşam 17:00’da kursiyerleri al pc başına geç 18:30 kadar onlarla kal, son olarak eve kendini at.

Yemek yok, çay yok, ben de hal desen o hiç yok (yazııııııııııııık banaaaaaaaaa). Kedi sürtünüp durur “anne beni de besler misin? Daha dışarıya çıkıp erkek arkadaşlarımla kırıştıracağım” offfffffffff of işin en acı yanı da bu kedinin bile benden daha hareketli bir sosyal hayatı var (he he he )

Bu hafta en hareketli olduğum gün pazartesi idi. Okul ekibi akşama bana geleceklerdi. Cumartesinden başlasam rahat rahat hazırlanırım diye düşünüyordum ki…

Belediye başkanının ricası ile okulu açtım ve halledilmesi gereken işler vardı onları yaptım. Gitti mi cumartesi.? (gitti)

Tamam Pazar günü var yaparım… ama ben kendimi hiç hesaba katmadım… ben tembelim ya öyle arı gibi çalışamam. Neyse yine de kendime “sen aslansın Esra kaplansın Esra” gaz vererek başladım. Akşama kadar yaptım uğraştım ama mutfak açısından sonuç tam bir felaketti. Yok ben bu mutfağı mümkün değil temizleyemezdim bir kere dizlerim tutmuyordu. (kilo ve astımın bana hediyesi çabuk yorulmak)

Telefona sarıldım. Aynı evde kalan ve bana çok yakın oturan (dibimde diyeyim) 2 tane öğretmenimi Yeliz ve Hanife’yi aradım “kıslaaaaaaaaar ben çok yoruldum mutfak göçüyor” diye duygu sömürüsü yaptım (gerçeklikte var da, belki inanmazlar diye acındırdım kendimi) Büyük oranda müdürleri olduğum için)))))))) küçük oranda da beni sevdikleri için hemen geldiler veeeeeeeeee mutfağı tertemizzzzz yaptılar… Canlarım benim Hızır gibiydiler…

Ama yorgunluğun hepsine değdi… Pazartesi resmen 2 yıllık kahkaha ihtiyacımı karşılayacak kadar güldüm (ben günde en az 50 kez kahkaha atarım hesap çok kabarık çıkar) O kadar pasta böreği yedik… (Merak etmeyin ağızlarından burunlarından getirdim, iki dakikada bir ne kadar yorulduğumu anlatarak )

Şimdi bu beni 2-3 ay idare mi etmeli…. Yok canım ben yarından tezi yok organizasyon işlerime başlayayım… (benim evde olmasın ama di mi )))))
Şimdi tarifini vereceğim poğaçayı da misafirler için yaptım. Her zaman çok severek tüketirim çok lezzetlidir. Buyurun tarif… (yok toplu pasta resmi falan siz kazana düştünüz).

MALZEMELER:
· 2 Su Bardağı Ilık Süt
· Peynir ben her zamanki gibi çömlek peyniri kullandım)
· Yarım demet Maydanoz
· 1 Paket Yaş Maya (42 gr)
· 1 Tatlı Kaşığı Mahlep
· 4 Yemek Kaşığı Toz Şeker.
· 1 Yemek Kaşığı Tuz
· 3/2 Su Bardağı Sıvı Yağ.
· Alabildiği kadar un
· Üstü için yumurta sarısı


YAPILIŞI:
2 bardak ılık sütte mayayı eritiyoruz mayalandırmadan, mahlebi, şekeri,tuzu yağı koyup karıştırıyoruz. Ardından kulak memesi kıvamından çok daha yumuşak olacak kadar un koyarak yoğuruyoruz. Miktarı siz ayarlayacaksınız dikkatli olun yumuşak olacak. 1 saat kadar ılık ortamda mayalandırıyoruz.
Peynir ve Maydanozumuzu karıştırarak iç harcı hazırlıyoruz.
Mayalanan hamurdan parçalar alıp içine peynirli harç koyup kapatıyoruz. Hamur ele yapışıyorsa elimiz çok az yağa batırıp öyle açalım hamurları. Üstüne yumurta sarısını sürüp ısıtılmış fırında 200 derece de 40 dk kadar pişiriyoruz. AFİYET OLSUUUUUUUUUUUN….

# 19 KEK YE FINDIKLI ÇİKOLATALI KEK

Çok sevdiğim yemek pişirmeye başlamak dönemlerimde çok ket vuruldu bu işlere. Kim mi? annem )))) (mutfak kirlenir, ortalığı batırırsın, malzemeyi boşa harcarsın yazık) hepsi çoooook mantıklı ve beni kızdıran bahanelerdi )))))

İlk kek yapma deneyimimi hatırlıyorum annemle yüzyıl savaşlarından birini yapmıştık. (annemin “kesin olmayacak” ve benim “ya anneeeeee niye olmasın bi deneyeyim ya” şeklinde gerçekleşen sinir savaşları) Onun mutfakla alakalı bazı kalıpları kesin…

Kekimin içine kakao koymak istemiştim ama annem kakaonun çabuk yanacağını o yüzden normal kek pişirmemi söyledi ama ben ısrarlıydım düşük ısıda pişiririm dedim… sordu kaç derecede pişireceksin diye kaç dersem diyeyim aşağısını söyleyeceğini bildiğim için 150 dedim bana aaaaaaaaaaa olur mu ? 100 derecede pişirmen lazım dedi…

Çok sinirlenmiştim “evet anne 100 bile fazla 50 derece de pişirmeliyiz… hatta o bile fazla güneş enerjisinde pişirmeliyiz dedim” sonra da bu cevaba ikimiz birden bayılana kadar gülmüştük

keki fırından çıkardığımda muhteşem bir görüntü ile karşılaştık. İnanılmaz kabarmıştı. Çok mutluydum ben yaptım ben yaptım seslerim yankılanıyordu beynimde (o zamanlar beynimde yankılanan ben yaptım sesi bana aitti .Pınar beyaz reklamlarındaki Okan BAYÜLGENİN seslendirdiği beynin “ben buldum ben buldum “ çığlıkları yüzünden artık içimdeki o ses Okan’a ait he he he )

O Günden beri hep değişik denemelerim oldu keklerle alakalı ve hep çok sevdiğim bir çeşit oldu kek yapmaktan hep çok hoşlandım (yemekten daha çok tabii)…

Bunca uzun lafın kısası ben dışarıda yeterince güneş olamamasına rağmen kek yaptım… hem de etkinlik için. Son zamanlarda yaptığım en lezzetli keklerden biri idi. Tarif tamamen bana ait (uydurdum, uydurdum) keşke biraz daha sabırlı olup keki azıcık geç kesseydim şekli daha güzel olurdu…denemeniz kesinlikle tavsiye edilir…


18/2/2007 - # 19 KEK YE FINDIKLI ÇİKOLATALI KEK
Kategori: kekler


Çok sevdiğim yemek pişirmeye başlamak dönemlerimde çok ket vuruldu bu işlere. Kim mi? annem )))) (mutfak kirlenir, ortalığı batırırsın, malzemeyi boşa harcarsın yazık) hepsi çoooook mantıklı ve beni kızdıran bahanelerdi )))))

İlk kek yapma deneyimimi hatırlıyorum annemle yüzyıl savaşlarından birini yapmıştık. (annemin “kesin olmayacak” ve benim “ya anneeeeee niye olmasın bi deneyeyim ya” şeklinde gerçekleşen sinir savaşları) Onun mutfakla alakalı bazı kalıpları kesin…

Kekimin içine kakao koymak istemiştim ama annem kakaonun çabuk yanacağını o yüzden normal kek pişirmemi söyledi ama ben ısrarlıydım düşük ısıda pişiririm dedim… sordu kaç derecede pişireceksin diye kaç dersem diyeyim aşağısını söyleyeceğini bildiğim için 150 dedim bana aaaaaaaaaaa olur mu ? 100 derecede pişirmen lazım dedi…

Çok sinirlenmiştim “evet anne 100 bile fazla 50 derece de pişirmeliyiz… hatta o bile fazla güneş enerjisinde pişirmeliyiz dedim” sonra da bu cevaba ikimiz birden bayılana kadar gülmüştük

keki fırından çıkardığımda muhteşem bir görüntü ile karşılaştık. İnanılmaz kabarmıştı. Çok mutluydum ben yaptım ben yaptım seslerim yankılanıyordu beynimde (o zamanlar beynimde yankılanan ben yaptım sesi bana aitti .Pınar beyaz reklamlarındaki Okan BAYÜLGENİN seslendirdiği beynin “ben buldum ben buldum “ çığlıkları yüzünden artık içimdeki o ses Okan’a ait he he he )

O Günden beri hep değişik denemelerim oldu keklerle alakalı ve hep çok sevdiğim bir çeşit oldu kek yapmaktan hep çok hoşlandım (yemekten daha çok tabii)…

Bunca uzun lafın kısası ben dışarıda yeterince güneş olamamasına rağmen kek yaptım… hem de etkinlik için. Son zamanlarda yaptığım en lezzetli keklerden biri idi. Tarif tamamen bana ait (uydurdum, uydurdum) keşke biraz daha sabırlı olup keki azıcık geç kesseydim şekli daha güzel olurdu…denemeniz kesinlikle tavsiye edilir…

MALZEMELER:
· 3 Yumurta
· 1 Çay Bardağı şeker
· 1 çay Bardağı Sıvı Yağ
· 1 Çay Bardağı Süt
· 1 Portakal Kabuğu Rendesi
· 1 Su Bardağı İnce Çekilmiş Fındık
· 1 Çay Bardağı İnce Çekilmiş Çikolata
· Vanilya , Kabartma Tozu
· Alabildiği kadar un (kek kıvamı)

İÇİ İÇİN:
· 1 Çay Bardağı Süt
· 1 Paket Krem şanti
· 100 gr Çikolata
· 1 Kaşık Süt



YAPILIŞI:
3 Yumurtanın sarıları ve şeker çırpılır. Yumurtanın akları ayrı olarak köpük olana kadar çırpılır.

Yumurta şeker karışımına yağ,süt eklenip tekrar çırpılır. Ayrı bir yerde Fındık, ince kıyılmış çikolata ve portakal kabuğu rendesi karıştırılır.

Yumurta karışımına alabildiğince un vanilya kabartma tozu ve fındık karışımı ilave edilir. En son köpük halindeki yumurta karışımı köpükleri söndürülmeden ilave edilir.

Düz bir kalıpta 150 derecede 50 dk pişirilir. Çıkarılıp soğumaya bırakılır.

Süt ve şanti çırpılır. 1 Kaşık süt ile çikolatamız benmari usulü eritilir. Soğuyan kek ortadan düzgünce kesilir. 1. keke Önce erittiğimiz çikolatayı süreriz biraz dinlendirip şantiyi süreriz ve 2. keki üstüne kapatırız… Üstüne pudra şekeri serpilir afiyetle yenir. AFİYET OLSUUUUUUUUUUN

KIYMALI PATLICAN

Yaptığım yemek çok basit ;
2 Patlıcanı al alacalı soy uzunlamasına doğra ve kızart. Yerine “patlıcanı kızart”, ardından; 3 Adet patatesi soy yine azıcık kalın ama uzunlamasına doğra ve kızart yerine ; “patatesi kızart”. Kıymayı ince doğranmış 2 adet soğan, 2 yeşil biber 2 yemek kaşığı yağla birlikte kavur. Ardından kabukları doğranmış 2 domatesi ve 1 kaşık salçayı ekle. Varsa birazda maydanoz ekle ama maydanozu en son ekle ölmesin, yerine “ kıymayı kavur” ve tüm malzemeyi tencereye ekle yarım çay bardağı su ile bir taşım kaynat sonrada afiyetle ye , yerine “kat karıştır malzemeyi ye” diye kısa cümlelerle bu basit yemeği anlatabilirdim…

Anlatmadım çünkü ben bu konuda özellikle uyarıldım tarifleri tam olarak yazar mısınız? lütfen diye. Dinnnnnkkk Bende jeton geçte olsa düştü.

Blogdaki herkes yemek yapmayı az veya çok biliyor. Hatta bazılar sadece fotoğraflara bile bakarak yemek tarifi çıkaracak kadar maharetli. Ama sanırım en önemli noktayı unutuyoruz. Ya da kendi adıma unutuyorum. Bloglarımızı sadece blogerlar gezmiyor dışarıdan beni ziyarete gelen arkadaşlar da var ve onlar tarif ve anlatım arıyorlar. Ben blogu kurmadan önce bir şey yapmak istediğimde başvuruyordum bloglara. Ne çabuk unuttum.

Amaç tam ve doğru anlatım olmalı

Bu arada ne pastacılık ne de aşçılık kursuna gitmedim (gitmeyi çok isterdim o ayrı konu) ismi değişik , malzemeleri hakkında hiçbir fikrim olmayan yemeklerde yapamadım…. (daha gıda boyası ile bir şeyler yapmayı dahi beceremiyorum ) ama yaptıklarımla , yapacaklarımla ve öğrenmeye tam gaz devam. Bir kişiye bile yardımcı olabiliyorsam ne mutlu bana

Hem belli olmaz belki bir gün aşçılık kurslarına bende giderim ismini bile söyleyemediğim yemeklerden yaparım. Pastacılık kursuna giderim gıda boyası ile gerçekten güzel şeyler yapabilirim…. Ha gayretttttttttttttttt

Bu arada yine çaktırmadan tarifi verdim yukarıda ilk paragrafta koyu yazı ile yazılmış kısımlar)))))) he he he

YAŞ PASTA

Tüm gün toplantılar, beklemeler, kurslar dersler derken kendime ödül vereyim bir pasta yapayım dedim…

Mutfağa girdim şöyle pembe olsun hani bugün mühim bir gün ya (peh mühimmiş sevgililer günüymüş).Allahtan hazır pastaban almıştım onları kullanıcam. Fındıklı Creamole yi hazırladım 2.5 su bardağı süt ile arasına şöyle güzelce sürdüm ve damla çikolata serpiştirdim, üstüne kremşantiyi hazırladım 1 su bardağı süt ile. Bir kısmını ayırdım kalanı sürdüm üstüne şöyleeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee güzelce.

Kalan şantiye pembe gıda boyası ekleyeceğim önce ellerim boya oldu, onu yıkamaya çalışırken lavabo boyandı. Orayı yıkayayım derken üstüm başım pembe . Tezgaha dökülmüş tezgah pembe orayı sileyim derken yerlere döküldü yerler pembe. Suratım sinirden kırmızı… Ya arkadaşlar ya hepiniz uğraştınız bu gıda boyaları ile insan oraya bir not düşmez mi ; beceriksiz ve çömezler gıda boyası tehlikeli ve bulaşıcıdır diye…

Ben bu tarifi vermiş olayım zaten farkındaysanız yazarken anlattım tarifide ))))))
Mutfağı temizleyeceğim 15 gün sürer temizlik görüşürüz inşallah. İlerleyen zamanlarda…

Bu arada daha önce gıda boyası ile uğraşıp bizi uyarmayan arkadaşlara en iyi duygularımı yolluyorum (?) he he he …

Sevgiyle geçsin ömrünüz hepinizi öpüyorum…

HAŞHAŞLI ÇÖREK

YAPILIŞI:
Mayalı hamur. (1 çay bardağı süt, 1 çay bardağı sıvı yağ, 1 yemek kaşığı şeker, 1 çay kaşığı tuz ve alabildiği kadar un yoğrulur) açılır içine sıvı yağla inceltilen dövülmüş haşhaşımız sürülür. Hamur rulo haline getirilir. 3 er cm lik dilimler halinde kesilip tepsiye sık dizilir. 200 derecelik fırında 50 dk pişirmek yeterli. AFİYET OLSUUUUUN

KÖFTELİ BÖREK


Çocukluğum istanbul’da geçti… Orada da evde soba vardı ama babam yakardı tabii sizde çocuktuk soba yakacak değildim ya?
Ardından orası burası derken, kendimi bildiğimden beri, kaloriferli evlerde oturduk. Hani sobalı evde bile otursak, bana ne sobadan babam yakar nasıl olsa…
Tayinin çalıştığım kasabaya çıktığında her gün Kayseri’ye gidip geliyordum yine yoktu böyle bir sorun
Amaaaaaaa yöneticilik de çok fazla sorumluluk gerektirmeye başlayınca, benim burada bir ev tutup kalmamı zorunlu kıldı. Ve beklenen sonuç ben soba yakmayı öğrendim. Şimdi soba yakma uzmanı gibi hissediyorum kendi mi. Ne güzeldir o sobanın üstünde tıkır tıkır kaynayan güğümle çay demlemek.
Dışarıda lapa lapa kar yağıyordu, şimdi tarifini verdiğim köfteli böreği yaptım, sobanın üstünde kaynayan su ile çayımı demledim, çağırdım komşularımı, oturduk sohbet muhabbet. Hem yedik böreklerimizi, hem içtik çayımızı. İnanın gerçekten çok güzeldi…
Köfteli böreği aslında yine her zaman tariflerine başvurduğum Emine BEDER’in bir kebap tarifinden esinlenerek yaptım. Asıl tarifte tek yufka ile yapılıyor ve mangalda pişiriliyor
Yaz gelsin bahçede mangalı yakıp onu da yapıcam. Buyurun köfteli börek;

MALZEMELER:
· 500 Gr Kıyma
· Yarım Paket Köfte Harcı
· 2 Kaşık Galeta Unu
· 3 Yufka
· 1 Bardak Süt
· Yarım Çay Bardağı Yağ
· 2 Adet Yumurta

YAPILIŞI:
Köfte malzemelerini karıştırıp köftemizi hazırlıyoruz. Ardından süt yağ ve yumurta karıştırılarak iç harcımız hazırlanır.
1. yufkayı serdim içine iç harcından sürdüm, aynı işlemi2. ve 3. yufka içinde yaptım. Yoğurduğum ve dinlenmeye bıraktığım köfteyi 3. yufkanın üstüne rulo halinde serdim .Yufkaları da üstüne katlayıp rulo haline getirdim. 2 şer cm’lik keserek tepsiye dizdim. 200 derece fırında 40-45 dk pişirip afiyetle yedim… AFİYET OLSUUUUUUUN…

MUÇARİ

Mesajlaşmak ne zaman girdi hayatımıza… Herhalde 12-13 yıl oldu.
Önceden ne yapıyorduk bir cep telefonları ve onun getirdiği mesaj trafiği girmeden hayatımıza nasıl yaşıyorduk.
En fazla Ev telefonları ile diyalog kurabiliyorduk. Ya da o güzelim ve yazmayı unuttuğumuz mektuplar…Mektup aldığı zaman heyecanlanmamış kimse yoktur herhalde aranızda… Arkadaşlar arası mektuplar, uzaktaki akrabalardan gelen mektuplar, annelerden gelen mektuplar hepsi ayrı heyecan hepsi ayrı güzellik.
Hatırlıyorum da mektup geldiği zaman o kadar mutlu olurdum ki o mektubu en az 4-5 kere okurdum.
O bayramlarda tüm sevdiklerimize yolladığımız kartpostallar. Herkesin yapısına göre bir kart seçer, heyecanla onları düzenler, sonradanda zarflarına yerleştirip koşarak postalamaya giderdim. Yolladıklarımdan da gelen o kartpostallar ne mutlu ederdi beni çıldırtırdı adeta…
Ya da uzaktaki yakınımızın arkadaşımızın yanından geleni gördüğümüzde “selam söyle” derdik o da bize getirirdi sevdiklerimizden selamlar.
Çok değişti her şey çokkkkk artık mektup ve kartpostal çıktı hayatımızdan onun yerine önce telefon mesajları girdi hayatımıza bayram günleri yüzlerce msj alır olduk 50 tanesi;
“bayramın kutlu
hayatın mutlu
sofran dolu
karnın gurultulu”
(hatırlayamadım attım) diye başlar diğer 50 si ise ;
Buraları yıkılıyo
nurdan yıkıyo
hergün peşime
şeytan takılıyor ,
tarzında devam eder,
Hiç birine cevap yazmıyorum çünkü nefret ediyorum bu tür msjlardan , Çoğu o gün başkasından aldığı msj daha doğru düzgün okumadan tanıdığı diğer insanlara yolluyor sen mehtaptan mesaj aldığına inanırken altında Mehmet diye bir imza buluyoruz. Bari zahmet edilip mesaj sonundaki isim silinse. Halbuki “tüm ailemiz tüm ailenize sevgilerini yolluyor” daha samimi bir mesaj bence.
Sonra Msn de hayatımıza çok derin bir şekilde girdi ve vazgeçilmez bir parçamız oldu. Artık yurt içi yurt dışı herkesle bağlantımız oluyor. Çok mu iyi oldu bilmiyorum. Kimseyi burnumuzun direği sızlayacak kadar özlemiyoruz artık.

Tüm bunlar olurken düşündüm sayfamı her gün 600-700 civarında gezen var ve hepsinin duygularını öğrenemiyorum. Halbuki bu benim için önemli;
Bu yüzden aklıma şimdilik gelen geçici çözüm olabilecek c-box eklemek geldi aklıma. Yorum yazmakla uğraşmak istemeyen ya da nasıl yapacağını bilemeyen sevgili sörfçüler sadece adınızı yazarak mesaj kutusuna bir şeyler karalayabilirisiniz… Yani umarım yaparsınız.
Muçari de benin telefon aracılığıyla öğrendiğim daha sonra evdeki Emine BEDER kitaplarını karıştırınca karşıma çıkan bir tuzlu kek türü…
Mesajlarla iletilen ve güzel bir Karadeniz yemeği olan muçari karşınızda ben bir değişiklik yaptım patates ekledim…

MALZEMELER:
· Yarım Kg Soğan, 2 Adet Patates
· Yarım Kg Yoğurt
· 2 Adet Yumurta
· 1/3 Margarin
· 100 Gr Sucuk
· 1 Su Bardağı Un
· 1 Paket Kabartma tozu
· 1 Çay Bardağı Sıvı Yağ
· Tuz. Biber, Kuru Nane
· Alabildiği Kadar Mısır unu

YAPILIŞI:
Soğanları ve patatesleri küp küp doğrayarak margarin ve sıvı yağda kavuruyoruz. Daha sonra yine küçük küçük doğradığımız sucukları ve baharatları ilave edip 3 dk daha pişirip harcımız soğumaya bırakıyoruz.
2 Yumurta ve yoğurdu beraberce çırpıp içine 1 bardak unu ilave ediyoruz, ardından soğuyan harcı koyup kek kıvama gelene kadar mısır ununu ve kabartma tozumuzu ilave edip 175 derecede 60 dk pişiriyoruz. AFİYET OLSUUUN…

BULGUR PİLAVI

Babamın tayini Urfa’dan Kayseri’ye çıkmıştı.Babam ilişiğini kesip gelene kadar dayım Kayseri’de bizimle kalmaya gelmişti. Dayımın en büyük zevki tek ve bir tanecik kardeşimle uğraşmaktı.
Onu çok seviyor, her şeyi ile ilgileniyordu. Ayrıca zayıf noktalarını bulup kızdırmaktan acaip zevk alıyor, gülmekten ölüyordu. Deniz ise her yemeği asla itiraz etmeden yemesine rağmen, bulgur pilavından inanılmaz nefret ediyordu… Dayım; Deniz’in okuldan gelme vaktini pencerede bekler, görür görmez “Denizzzzzz koş annen bulgur pilavı yaptı” diye bağırırdı. Garibimde her defasında inanır bas bas bağrınarak "anne ya yine mi ya" diye sokaktan eve ağlayarak gelirdi. Evde pilav olmadığını görünce rahatlar, ağlamayı keserdi…
Şimdi O, kendi oğlunu kızdırıyor onunla uğraşıyor. Hanımı bulgur pilavı yapıyor ve beyimiz hapur hupur yiyor.
Tabii canım, çocuk bulgur pilavının faydalarını öğrendi büyüdükçe…
Deniz’in şerefine yaptım bu bulgur pilavını buyrun umarım sizde beğenirisiniz…

MALZEMELER:
· Bulgur 1 bardak (e doğal olarak )
· 1 Domates
· 2 Adet Yeşil Biber
· 1 Adet Kuru Soğan
· 2 Kaşık Sıvı Yağ
· 1 Adet Tavuk Bulyon
· 3 Adet Tavuk But (Haşlanmış Didilmiş)
· Tuz ve İstenilen Baharatlar
YAPILIŞI:
1 Adet soğan ve biberler doğranarak yağda kavrulur. İçine kabuklarını soyup küp küp doğradığımız domatesleri ilave ederiz.
Daha sonra 1 kaşık salçayı ilave edip biraz kavurduktan sonra bulgurumuzu ilave ederiz. Bir müddet karıştırıp üzerini geçecek kadar su ilave ederiz. Suyunu çekene kadar hafif ateşte pişiririz. Pişince Didilmiş tavuklarımızı ilave edip karıştırırız afiyetle yeriz. AFİYET OLSUUUUUUUUUN



FINDIKLI TARTOLETLER


Ben yemek yapmayı ne zaman öğrendim hiç anlamamıştım. Bir gün bir yerde türlü yapmam gerekti , daha önce hiç yapmadığım halde başına geçtim sanki programlanmışım gibi tıkır tıkır yaptım.
Uzunca bir süre bu şekilde yaptıktan sonra düşünmeye başladım ben bunları nasıl yapabiliyorum diye. Uzaylılar? Yok değil hiç karşılaşmadım , İlk yaşam ? yok ben daha önce yaşamadım bu da olmadı, uyurken beynime işlendi? Mümkün değil ben uyurken kendimi kaybediyorum yemek yapmayı nasıl kaydederim, kitaplardan ? yok bu konuda hiç kitap okumadım…
Tam bunları düşünürken içeriden seslendi annem “ Esraaaaaaaaaa gel de salçayı ver “ dinkkkkkkkk jeton düştü bende. Annem, annem öğretmişti. Nasıl mı?
Her yemek yapışında,ben muhakkak ağzı bir karış tv izlerken seslenirdi “Esraaaaaaaaa salçayı ver bana” bir giderdim salça yanında “anne burada ya beni niye çağırıyorsun” kapağını açar uzatırdım ama bende nasıl sinir nasıl sinir. Koşarak tv’min başına ama mümkün mü annemden kurtulmak” Esraaaaaaaaaaa tuzu ver” aaaaaaa tuz da yanında anne, olsun sen ver. Sırayla biberi ver, kaynamış suyu ver, soğanı ver derken ben yemeğin bütün aşamasında yanında olurdum. Ama her yemek teranesinden sonra ben ağlama krizine girerdim bunu beni gıcık etmek için yaptığını düşünürdüm
Bu hep böyle sürdü ben o arada tüm yemekleri yapmayı öğrenmişim… Bana hep “yaparsın bana öğrenirsin kendine” derdi. Sordum “anne özelliklemi yaptın” diye… Öyleymiş Anneannemde ona öyle öğretmiş… Mutfak kahramanım bana çaktırmadan bütün yemekleri öğretmiş..
Ne diyeyim ellerine ve yüreğine sağlık annecim
Artık Mutfakta korkmadan deneyebiliyorum her şeyi ve elimde çok çabuktur bazen ben bile kendime hayret ediyorum.
Fındıklı Tartoleti gördüm Oktay Ustanın yemek programında hemen kalktım ve denedim ben beğendim tadı çok güzeldi. Ama bir daha ki sefere daha ince yapmam gerektiğini anladım… Denemeniz şiddetle tavsiye olunur.
Buyurun tarif;

MALZEMELER:
· 150 Gr Margarin
· 2 Adet Yumurta
· 1 Su Bardağı Pudra Şekeri (Ben 2/3 Kullandım)
· 1 Paket Vanilya ve Kabartma Tozu
· 2 Adet Yumurta (Birinin beyazını ayrılacak)
· 1 Kase İnce Çekilmiş Fındık
· 1 Su Bardağı Toz Şeker (ben Yarım bardak kullandım)
· Alabildiği Kadar Un
YAPILIŞI:
Margarin ,pudra şekeri, yumurtalar, vanilya ve kabartma tozu ve aldığı kadar unumuz yoğrularak kulak memesi kıvamında tart hamurumuz hazır edilir.
Ayırdığımız yumurta beyazı şeker ve ince çekilmiş fındıklar ayrı bir yerde karıştırılır.
Hamurdan parçalar kopararak tartolet kalıplarımıza yerleştiriyoruz. Ardından fındık karışımından hepsinin üzerlerine paylaştırıyoruz. Fırında 200 50-60 dk pişiriyoruz. AFİYET OLSUUUUUUUUUUN

İÇLİ KÖFTE


Sabah uyandım ve elektrikler kesikti. Oyalandım, sobayla uğraştım, anneme sataştım, kediş eve geldi onun karnını doyurdum yok vakit geçmiyor… Kahvaltıyı hazırladım ama olmazki ben TV siz kahvaltı edemem ki ne zormuş yaaa…
Küçüktüm tv saat 18.00’de açılırdı 5 dk kala saniyeleri saymaya başlardım… O ilk açıldığı andaki haberleri izlemek bile ne zevkliymiş… Heidi’nin, annesini arayan küçük Mark’in başlamasını beklemek bile ayrı zevkti. Vikinglerde Viki’nin yeni fikirlerini heyecanla beklemek… Heidi’nin dedesinin yaşadığı dağların aynısından annanneminde olduğunu bilmek(bunu daha sonra anlatırırm)…Şeker kız Candy’nin tekerlemelerini arkadaşlarımla tekrarlamak ve ona hep kötülüğü dokuna Lisa’ya sinir olmak Annesini arayan zavallı Mark’ın haline bakıp annemin olduğuna şükretmek… Adile teyzenin masallarını dinledikten sonra annemin Esraaaaaa uyu bakalım diye seslenmesi ve içinden “Allahım ya bir gün olsa unutsa uyuma vaktimin geldiğini” diye düşünüp her gece istisnasız ağlayarak uyumaya gitmem.
Hafta sonlarını iple çekerdim çünkü o günlerde hem tv erken açılıyordu. Hem de ben daha uzun süre seyredebilirdim. Atlantisden gelen adamın özüne dönme çabaları, 21. yüzyılda kahramanın dünyaya dönme çabaları Tatlı cadıda Samanta’nın burun hareketlerini taklit etme çalışmaları… bu dizileri heyecanla beklerdim…
Tam o günlerde Almanya da çalışan ev sahibimiz renkli tv almıştı. Zihnimde bile canlandıramıyordum. Renkli tv’yi ekranın çizgi çizgi renkelerden oluşmuş olduğunu düşünüyordum. Heyecanla evlerine gittim şok renkli tv gerçek hayattaki renklerin tv ye yansıması imiş çok sevmiştim çokkkkkkkk.
Annemi yolculadıktan sonra dün beraber yaptığımız içli köftelerden yaptım birkaç tane. Oturdum kanepeye aldım elime kumandayı ohhhhhhhhh ceryanlar gelmişti Açtım tv yi ama yok hiçbir şey yoktu… Eskinin tadı tuzu yok yaaaaa sadece laf kalabalığı o kadar…
İçli köfte demişken işte içli köfte tarifi ben yedim ohhhhhhh (thesuuur canımcım bu içli köfte sana gelsiiiiiiiiin) Dumanı bile üstünde he he he
MALZEMELER:
· 1 Kg Kıyma
· 1 Kg Soğan
· 1 Kg ince Köftelik Bulgur
· Yarım Demet Maydanoz
· Kimyon,Tuz, Karabiber, Pulbiber,
· 2 Kaşık Biber ve 1 Kaşık Domates Salçası
· 1 Yumurta
· 2-3 Kaşık Un
· 2 Kaşık Yağ

MALZEMELER:
Soğanları ince kıyıyoruz biraz kavurduktan sonra kıymayı koyuyoruz içine Piştikten sonra 1 er kaşık salça, baharatlar ve maydanozu koyup kavuruyoruz.
Donması için iç harcımızı dolapta bekletiyoruz
Diğer yanda bulgurumuzu su ile ıslatıyoruz dinlenmeye bırakıyoruz… Kabaran bulguru un ile havalandıra havalandıra karıştırıyoruz.İçine yumurtayı, bir miktar kimyonu, 1 Kaşık biber salçasını, Toz biberi koyarak bulgurumuzu birbirini tutana kadar yoğuruyoruz. Yumurta büyüklüğünde parçalar alıyoruz incelterek içini oyar gibi hazırlıyoruz kıymalı harcımızdan koyarak kapatıyoruz. Hepsini bitirdikten sonra haşlanmış olarak ya da arzuya göre kızartarak afiyetle yiyoruz… AFİYET OLSUUUUUUUUUUN



KIYMALI MAKARNA


Bir önceki anlattıklarımdan sonra makarna resmi kondurayım dedim )))) herhalde sevmeyen yoktur…
6 Yıl önce üç ev arkadaşı ben, Feray ve Rita inanılmaz bir ekonomik krize girmiştik inanın eve ekmek alacak paramız yoktu(zaten ekmek almıyorduk da neyse) Her alışverişte üçer-beşer aldığımız ve (allahtan) birikmiş makarnaları kahvaltı dışında her öğünde yiyorduk çok komikti herkes bizim makarnadan çatlayacağımızı düşünüyordu. Kilodan öleceksiniz diyordu…Ama ben canlı şahidiyim 2 ay aralıksız makarna yeme dönemimiz sonunda değil kilo almak hatta 1-2 kilo vermiştik bile makarna şişmanlatmıyor arkadaşlar… Çekinmeyin bol bol yiyiniz

MALZEMELER
2 Orta Boy Soğan
300 Gr Kıyma
3 Adet Yeşil Biber
2 Kaşık Salça
Toz biber,kekik, tuz
Yarım Demet Maydanoz
1 Paket Makarna
2 Kaşık Sıvı Yağ
YAPILIŞI:
Soğanı ve biberi çok ince hatta varsa rondoda kıyarız. Kapaklı bir tava içinde kıyma ile pişmeye bırakırız İyice piştikten sonra salçasını ve baharatlarını koyarız. Harcımızın altını kapattıktan sonra kıydığımız maydanozları ilave ederiz.
Öte yandan makarnamızı 12 dk haşlayıp soğuk sudan geçiriyoruz
İsterseniz makarnanın üstüne kıymalı harcımızdan alabilirisiniz isterseniz benim gibi hepsini karıştırabilirsiniz mmmmmmmmm çok lezzetli oldu… AFİYET OLSUUUUUUUN

KARNIYARIK

Üniversitedeyiz sınıfımda Malatyalı bir arkadaşım vardı İsmail diye. Şöyle bıyıklı tam doğu erkeği her zaman sırtınız yaslayabileceğiniz bir dost. Ben zaten bu yüzden ona “Babo” diye seslenirdim …
Bir gün ben yine her zamanki gibi toplamışım başıma 3-5 kişi ya muzur bir fıkra anlatıyorum herkes yerlerde ya da kesin yurtta bir şey yapmışım onu anlatıyorum… Babo yanıma geldi “ çavuş ev tuttum n’olur akşama gel bana bir güzel ev yemeği yap aylardır yemek yüzü görmedim dedi” peki dedim atladım
Ne de olsa bizde uzun zamandır ev yemeği yemiyoruz bizler içinde müthiş bir fırsat. Odamdaki arkadaşları aldım İsmail’in evine gittik mutfağı emrimize amade etti. O da neydi mutfakta yok yok ne istesek babo koşuyor alıp geliyor… Bizlerde o kadar müthiş bir istekle dalmışız yemek yapmaya yağlar patatesler domatesler biberler havada uçuşuyor.
Çok matah bir şey yapıyoruz ya mutfağa sokmuyoruz garibimi. Oda heyecanla bekliyor. En sonunda bitti sofra hazırlandı yemekler ortaya getirildi. Tatatanamm Patates kızartması ve makarna İsmail’in surat ifadesini unutamıyorum “ya çavuş ya ben zaten hergün bunları yiyordum yurtta, yapa yapa bunu mu yaptınız” dedi. Yüzümdeki gülümseme kayboldu. Tabi ya bizde hergün bunları yiyorduk. O kadar haşır neşir olmuşuz ki patates ve makarnadan başka bir yemek gelmiyordu aklımıza
İsmail’in gönlünü daha sonra karnı yarık yaparak almıştık çok mutlu olmuştu ve afiyetle yemişti. Bu yemeği yayınlarken aklıma geldi bu hikaye. Arkadaşım şimdi nerdedir nasıldır bilmem ama ben onu her zaman çok güzel hatırlıyorum…
Yalnızzzzzzzzzz her şeye rağmen patates kızartması ve makarna sizi seviyorum.
İşte karnıyarık tabii ben yinede kızarmış patatesi içine karıştırmayı unutmadım )))))))))))

MALZEMELER
5 Patlıcan
4 Patates
2 Orta Boy Soğan
200 Gr Kıyma
3 Adet Yeşil Biber
2 Kaşık Salça
Toz biber,kekik, tuz
Yarım Demet Maydanoz
Kızartmak için Yağ
8 Adet Kaşar Dilimi

YAPILIŞI:
Soğanı ve biberi çok ince hatta varsa rondoda kıyarız. Kapaklı bir tava içinde kıyma ile pişmeye bırakırız İyice piştikten sonra salçasını ve baharatlarını koyarız. Harcımızın altını kapattıktan sonra kıydığımız maydanozları ilave ederiz.
Ardından alaca soyduğumuz patlıcanları ortasını yararak , patatesleri de ortadan 2’ye böldükten sonra içini oyarak kızartırız. Harcımızı kızarmış parlıcan ve patateslerin içine doldururuz. Patateslerin üzerine kaşar peynir ekleriz. Fırında 15 dk kadar piştikten sonra afiyetle yeriiiiiiiiiiiiiz. AFİYET OLSUUUUUUUUN

KURU MEYVELİ MUFFİN


Ne yoğunluk bu günlerde böyle... Karneler dolayısıyla başımı kaşıyacak vaktim olmadı derken... Eve geldim annemleri görmeye burada da annem haftalardır beni bekliyormuş çarşı pazar işelrini halletmeye dolaş babam dolaş ayaklarıma kara sular indi...
Eve geldim mimlenme oyunu tüm sayfalarda uçanı kaçanı mimliyoruz çok hoştu dünden beri sizleri okuyorum ve çok mutlu oluyorum sanki bunca zamandır ilk defa tanışmışız gibi oldu çok hoş oldu bu oyun bir çoğunuzu yakından tanıma fırsatım oldu...
bu tarifi yazayım yine dalacağım sayfalara çünkü okumadığım daha çok insan var...
Gezmeye çıkıyorum demleyin çayları ,hazırlayın yiyintileri... ben geliyorummmmmmmmmm

MALZEMELER:

3 Yumurta
1 Su Bardağı Toz Şeker
1 Su Bardağı Süt
¾ Su Bardağı Sıvı Yağ
Portakal Kabuğu Rendesi(isterseniz)
2 Çay Kaşığı Traçın
Kuru kayısı ve Üzüm (miktarı siz belirleyin)
Vanilya, Kabartma Tozu
Aldığı Kadar Un
Küçük top kek kalıpları
1 Çay Bardağı Ceviz İçi
YAPILIŞI:
Önce şekerve yumurtayı çırpıyoruz, sonra yağ,süt, tarçını karıştırıp un ,kabartma tozu, portakal kabuğu rendesi, vaniyayı ekleyip kek kıvamına getiriyoruz 12 kalıba koyduktan sonra çok arttı malzeme fazla geldi ben de kalanı kalıba boşalttım
Çok lezzetliydi arkadaşlar son zamanlarda yaptığım en güzel kekdi yaaaaaa

TAVUK KÖFTE VE PAPATES PÜRE


Yarın karne günü… hepsi etrafımda “doldu mu karneler zayıf var mı? “Soruları. Benden cevap“ yavrum sen bilmiyor musun zayıfın olup olmadığını?”

Hepsinde ayrı bir heyecan (zayıfı olanlarda korku ve hüzün ağırlıklı notları güzel olanlarda kıpır kıpır sevinçler) .
Hele 1. sınıfların mutluluları onların ilk karneleri…
Yarın hepsi karnelerini kapıp göstermeye çalışacaklar bana ben de o güzel karneleri görünce ; ooooooooooo, aman allahım,ne güzel notlar bunlar ,aferin taktir almışsın, teşekkür almışsın, çığlıklarıyla inceleyeceğim (gerçekten çığlıklarla çünkü büyük tepkilere ,müthiş mutlu oluyorlar). Halbuki notlarını ben doldurdum , karnelerini ben yazdırdım, programdan taktir, teşekkür alanların isimlerini çıkarıp ben tespit ettim… bunu bile bile geliyorlar. Onlar için çok önemli gösterilen tepkiler, güzel sözler bunun için tam bir dönem çalışıyorlar ve hiçbir hediye ağızdan dökülen gurur sözcükleri ile mukayese edilemez çocuklar için, etmemelide en önemlisi budur…

Sonra gözlerim takılacak mahzun mahzun bir kenarda oturan çocuklara çığlıklarla sevinçle karnesini inceleyen ve bizlerinde onlara katılmasıyla artan coşkunun içinde olmak isteyen çocuklara, getirin bakalım karnelerinizi diyeceğim onlara da sıkıla sıkıla tutuşturacaklar karnelerini ellerime ben söyle bir bakıp “hıııııııımmmmmmmm olmamış ama olacak, sana inanıyorum sen bunların hepsini düzeltip canavar gibi olacaksın canavarım benim” diyeceğim o kırıklık yok olacak içlerinde ve müthiş ümit ve heyecanla “ ben de yapacağım ben de alacağım” diyerek gidecek bir sürü sözler verecekler… Gerçekten bir çoğu bir azmi gösteriyor gösteremeyeninde canı sağ olsun oda benim yavrum…
Bu manzara hiç değişmiyor arkadaşlar o kadar mutluluk verici bir şey ki aslında o gürültüye o kadar alışmışız ki 2 hafta geçmiyor çocuklarsız.
Kırıkları bile olsa onlar sizin kıymetlileriniz… Mutlu edin onları yinede, daha önlerinde 4 ayları var. Düzeltirler

Urfa’dan Kayseri’ye çıkmıştı babamın tayini. Ben lise1 de idim yeni bir şehir. Ders yükü çok daha fazla uyum sağlayamadım ve 2 dersten sınıfta kaldım. Sonra sınıf tekrarı söz konusu oldu. Okul öğrenci sayımız çok fazla etme dedi, babam bu kız okumayacak otursun evde dedi… Hem okul idaresi hem babamın sözleri dünyamı karartmıştı. Ama bu sürede tam bir anne aslan gibi davranan annem ortalığı birbirine kattı. Gidecek dedi ve çok mücadele verdi… Her iki kurumuda zor bela ikna ettikten sonra ben lise1’i tekrar okudum. Ama azmimi görmeli idiniz annemin yüzünü kara çıkarmamam gerekiyordu. Hiç zayıfsız geçtim ve şu anda 11 yıldır öğretmenim. Hepsi bana sonuna kadar inanan annem sayesinde hiçbir hediye annemin inancı ile ölçülemezdi.
Aslında koca insanlarız ama hala yaptığımız her pasta börekten sonra yorumlarımızla birbirimiz ayakta tutmaya çalışıyoruz. Bu da bir çeşit manevi itekleme değil midir.? İtekleyin beni arkadaşlarrrrrrrrrrrrr…

TAVUK KÖFTESİ VE PÜRE
Lezzetli ve hoşa giden bir köfte deneyin pişmanlık yok…)))… Benim ani misafirlerimde kurtarıcı yemeğimdir.
MALZEMELER:
Köfte İçin:
· 300 gr Tavuk Göğsü
· 1/3 Paket Köfte Harcı
· Galeta Unu
· 1 Yumurta
· 4 Adet Sarımsak
· Kırmızı Toz Biber
· 1 Kaşık Sıvı Yağ
Püre İçin:
· 5 Adet Orta Boy Patates
· 2 Kaşık Tereyağı
· 1 Su Bardağı Süt
YAPILIŞI:
Tavuk göğsünü rondola çekip kıyma haline getiriyoruz. Sonra tüm köfte malzemelerini yoğurup köfte haline getiriyoruz. Yağlanmış tepsiye dizip fırına veriyoruz. 175 derecede 45 dk da pişiyor.
Püremiz için patatesleri soyup doğruyoruz, tencereye patateslerin üstünü geçecek kadar su koyup pişmeye bırakıyoruz. Suyunu çekip piştikten sonra ağır ateşte önce tereyağını koyup sonrada sütümüzü yavaş yavaş ekleyip püreyi iyice çırpıyoruz. Sütü çekince ateşten alıyoruz… AFİYET OLSUUUUUUUN

RULO BÖREK

MALZEMELER:
· 3 Yufka
· 4 Haşlanmış Patates
· 2 Yumurta
· 5 Kaşık Yoğurt
· Yarım Demet Maydanoz
· 150 Gr peynir ( Ben Beyaz ve Çömlek Peyniri Karışık Kulandım)
· ½ Çay Bardağı Yağ
· Tuz ve Kırmızı Toz Biber
YAPILIŞI:
Önce haşlanmış patates,peynir ve maydanozu tuz ve biberi karıştırıp içi hazırlıyoruz, sonra yumurta yağ ve yoğurdu karıştırıp çırpıyoruz. Ardından önce İlk yufkayı serip önce yoğurtlu harçtan sürüyoruz. Ardından patatesli harçtan koyuyoruz. Sonra ikinci yufkayı üstüne serip aynı işlemi, üçüncü yufkayı serip aynı işlemi uygulayıp kenarları içe alıp yufkayı rulo haline getiriyoruz. 1-2 Saat dolapta dinlendirip 2 cm kalınlığında keserek yağlanmış tepsiye diziyoruz. 175 derecede 45-50 dk da pişiyor… AFİYET OLSUUUUUUUUUN

ÇİKOLATALI MUFFİN

Dün blogları gezeyim dedim aaaaa bir baktım çoğu yerde kekkkkkkkkk. 40 kere deli de deli olursun eeeeeee o kadar kek gör kalkıp kek yaparsın…
Blogcuyu dolaşmanın bedeli; göz banyosu, her yerde keke rastlamanın bedeli; kalk sende yap diyen bir zihin, Çeşit çeşit kekleri görüp yapmamak için direnmenin bedeli ; sürünmek . En sonunda direnmeyip kek yapmanın mutluluğu tarif edilemeeeeeeeez

MALZEMELER:

3 Yumurta
1,5 Su Bardağı Toz Şeker
1 Su Bardağı Süt
¾ Su Bardağı Sıvı Yağ
Portakal Kabuğu Rendesi(isterseniz)
1 Çay Bardağı Damla Çikolata
3 Yemek Kaşığı Kakao
Vanilya, Kabartma Tozu
Aldığı Kadar Un
YAPILIŞI:

Aslında herkesin birldiği kek tarifi tüm malzemeyi sırasıyla karıştır. Kalıplara dök,pişir ve afiyetle yeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee...






MARMELATLI KURABİYE

Milyon yıl önce yani ben lisede iken; çocukluğumdan beri delisi ve divanesi olduğum un helvasını pişirmesi için anneme yalvardım, eeeeeee kadın bıkmış evde yemek konusunda canavar bir kız ve istekler hiç bitmiyor…
Yok dedi. Oysa ki canım anneannem her gelişinde “anneanne n’olur helva yapsana” dediğimde hemen küçük tüpün önüne oturur bana helvayı yapardı…
İkilemezdi bile
Annem beni reddettikten sonra gezmeye gitti ve ben hemen üst kattaki arkadaşımı eve çağırıp “gelsene helva yapalım “ çığlıkları attım…
İçine ne koyduğumuzu hatırlamıyorum ama helvayı pişirip tabağa koyduktan sonra bir daha o tabaktan çıkaramadım… 45 dk kadar uğraştık çıkarmak için çıkmadı… Anlayacağınız üzere yiyemedikte… (burada jaws müziği efekti var; danam danam dan dan danam geliyor anan) Annemin gelme saati yaklaştı ve biz fiyaskoyu tabaktan çıkaramıyoruz… Çözüm arkadaşımdan geldi tabağı çöpe attık… Annem hala o takımdaki 1 tabağın nerede olduğunu bilmiyor.
İlk yemek pişirme olayım fiyasko idi anlayacağınız ama bu olay beni kamçıladı… Helvayı en sonunda harika yapar hale geldim…
Geçen ayki "aralık" sofra dergisinde Marmelatlı kurabiye tarifi gördüm yapmalıyım diye düşündüm… Yaptımda tadı harika idi ama şeklinin dergideki ile alakası yoktu…
Yılmak yok bunu da başaracağım inşallah bir daha ki sefere… İşte tarif;

MALZEMELER:
· 250 Gr Oda Sıcaklığında Margarin
· 3 Çorba Kaşığı Pudra Şekeri
· 1 Adet Yumurta (sarısı içine akı yüzüne)
· 3,5 Su Bardağı Un
· 1 Paket Vanilya ve Kabartma Tozu
· 1 Su Bardağı Dövülmüş Fındık
· Çilek Marmelatı

YAPILIŞI:
Margarin , pudra şekeri, ve yumurta sarısını bir kapta mikserle iyice çırpın Ayrı bir kapta un, vanilya,ve kabartma tozunu karıştırın. Bu karışımı margarinli karışımın içine eleyin. Yoğurun. Yoğurduğunuz hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparın, her parçaya yuvarlak şekil verip ortasına parmakla bastırın…Hazırladığınız kurabiyeleri önce yumurta akına,sonra cevize batırıp yağlanmış tepsiye dizin. Önceden ısıtılmış fırında 20-25 dk pişirin. Soğuyunca ortadaki deliğe istediğinzi marmelattan koyun (ben çilek koydum)