8 Eylül 2007 Cumartesi

MUÇARİ

Mesajlaşmak ne zaman girdi hayatımıza… Herhalde 12-13 yıl oldu.
Önceden ne yapıyorduk bir cep telefonları ve onun getirdiği mesaj trafiği girmeden hayatımıza nasıl yaşıyorduk.
En fazla Ev telefonları ile diyalog kurabiliyorduk. Ya da o güzelim ve yazmayı unuttuğumuz mektuplar…Mektup aldığı zaman heyecanlanmamış kimse yoktur herhalde aranızda… Arkadaşlar arası mektuplar, uzaktaki akrabalardan gelen mektuplar, annelerden gelen mektuplar hepsi ayrı heyecan hepsi ayrı güzellik.
Hatırlıyorum da mektup geldiği zaman o kadar mutlu olurdum ki o mektubu en az 4-5 kere okurdum.
O bayramlarda tüm sevdiklerimize yolladığımız kartpostallar. Herkesin yapısına göre bir kart seçer, heyecanla onları düzenler, sonradanda zarflarına yerleştirip koşarak postalamaya giderdim. Yolladıklarımdan da gelen o kartpostallar ne mutlu ederdi beni çıldırtırdı adeta…
Ya da uzaktaki yakınımızın arkadaşımızın yanından geleni gördüğümüzde “selam söyle” derdik o da bize getirirdi sevdiklerimizden selamlar.
Çok değişti her şey çokkkkk artık mektup ve kartpostal çıktı hayatımızdan onun yerine önce telefon mesajları girdi hayatımıza bayram günleri yüzlerce msj alır olduk 50 tanesi;
“bayramın kutlu
hayatın mutlu
sofran dolu
karnın gurultulu”
(hatırlayamadım attım) diye başlar diğer 50 si ise ;
Buraları yıkılıyo
nurdan yıkıyo
hergün peşime
şeytan takılıyor ,
tarzında devam eder,
Hiç birine cevap yazmıyorum çünkü nefret ediyorum bu tür msjlardan , Çoğu o gün başkasından aldığı msj daha doğru düzgün okumadan tanıdığı diğer insanlara yolluyor sen mehtaptan mesaj aldığına inanırken altında Mehmet diye bir imza buluyoruz. Bari zahmet edilip mesaj sonundaki isim silinse. Halbuki “tüm ailemiz tüm ailenize sevgilerini yolluyor” daha samimi bir mesaj bence.
Sonra Msn de hayatımıza çok derin bir şekilde girdi ve vazgeçilmez bir parçamız oldu. Artık yurt içi yurt dışı herkesle bağlantımız oluyor. Çok mu iyi oldu bilmiyorum. Kimseyi burnumuzun direği sızlayacak kadar özlemiyoruz artık.

Tüm bunlar olurken düşündüm sayfamı her gün 600-700 civarında gezen var ve hepsinin duygularını öğrenemiyorum. Halbuki bu benim için önemli;
Bu yüzden aklıma şimdilik gelen geçici çözüm olabilecek c-box eklemek geldi aklıma. Yorum yazmakla uğraşmak istemeyen ya da nasıl yapacağını bilemeyen sevgili sörfçüler sadece adınızı yazarak mesaj kutusuna bir şeyler karalayabilirisiniz… Yani umarım yaparsınız.
Muçari de benin telefon aracılığıyla öğrendiğim daha sonra evdeki Emine BEDER kitaplarını karıştırınca karşıma çıkan bir tuzlu kek türü…
Mesajlarla iletilen ve güzel bir Karadeniz yemeği olan muçari karşınızda ben bir değişiklik yaptım patates ekledim…

MALZEMELER:
· Yarım Kg Soğan, 2 Adet Patates
· Yarım Kg Yoğurt
· 2 Adet Yumurta
· 1/3 Margarin
· 100 Gr Sucuk
· 1 Su Bardağı Un
· 1 Paket Kabartma tozu
· 1 Çay Bardağı Sıvı Yağ
· Tuz. Biber, Kuru Nane
· Alabildiği Kadar Mısır unu

YAPILIŞI:
Soğanları ve patatesleri küp küp doğrayarak margarin ve sıvı yağda kavuruyoruz. Daha sonra yine küçük küçük doğradığımız sucukları ve baharatları ilave edip 3 dk daha pişirip harcımız soğumaya bırakıyoruz.
2 Yumurta ve yoğurdu beraberce çırpıp içine 1 bardak unu ilave ediyoruz, ardından soğuyan harcı koyup kek kıvama gelene kadar mısır ununu ve kabartma tozumuzu ilave edip 175 derecede 60 dk pişiriyoruz. AFİYET OLSUUUN…

Hiç yorum yok: